Kendimle Konuşmalar

  • Zamanın Sonsuz Saçma Hikayesi

    Zamanın Sonsuz Saçma Hikayesi

    Yeşile boyanmış uçsuz bucaksız bir tarlanın ortasındaydım. Başıma sonsuz belalar açan merakımdan olsa gerek 40 yaşlarında kendi halinde saçları mavi olan olağanca normalliğinin içerisinde oldukça deli bir kadınla göz göze geldim. Ben bir kaç kere gözlerimi kaçırdım. Alışkın değilim kendim gibi deli olan biriyle göz göze gelmeyi. Önce biraz tedirgin yaklaştım yanına. “Az para versene… Continue reading

  • Eksilen Samimiyetler

    Geceydi, ölmenin zor denilip en kolay olduğu mevsim Nisan ayında pandeminin tam ortasındayım. Barlardan kayıp seslerin yükseldiği, o güzel ege kentlerin de yaşayan mutlu kahkahaların savrulduğu uzun geceler aklıma geliyor. Anılar canlanıyor hafızamda. Hani bazen bazı kadınlar girer hayatınıza siz bir anda büyürsünüz. Büyüdükçe yalnızlaştığımızı düşündüğümüz anlar olur. İşte tam o anlardan birini yaşıyorum. Bir… Continue reading

  • BELKİ BİRGÜN

    O köşeyi döndüğün zaman düz gittiğinde vardığın ev. Evet, önünde yarı belden kesilmiş halde ağaç duran o ev. Evet tam olarak cumartesi pazarına doğru giderken. Sen kırmızı minibüs şoförüne söyle ben seni sokağın başından alırım. Biliyorum zamansız hediyeleri sevmiyorsun ama Ümit Yaşar Oğuzcan’dan bir kitap almıştım, bir de sabah çıtır çıtır güzel oluyor börek almıştım.… Continue reading

  • Geceye Fısıldadım

    Güneş henüz parlıyorken, herkes seni sevebilir unutma. Ama gerçekten kimin umrunda olduğunu ancak fırtınalar eserken öğrenir, devrimin kaosunda tanırsın insanları. Continue reading

  • Zamanın Gururlu Kaybedenleri

    Meraklı bir şey insan hiç durmadan ve sıkılmadan merak ediyor. Yeteneğini kaybetmiş, hayatını mahvetmiş ve şimdi bir sokak arasında unutulan o isimsiz insanları.. Yazmayı nasıl unuttular, beste yapmayı nasıl bıraktılar. Daha düne kadar karşı çıktıkları çarkın dişlilerine nasıl kurban ettiler hayatlarını. En güzel yerinde hikâyenin en vurucu cümlesini nasıl kaybettin diye bağırası geliyor insanın. Ancak cevap… Continue reading